

Pi’nin Yaşamı, izleyiciyi hem gerçekliğin sınırlarını hem de inancın gücünü sorgulatan büyüleyici bir hikâyeye götürüyor. Hindistan’da sakin bir hayvanat bahçesinde başlayan Pi Patel’in yaşamı, ailesiyle çıktığı gemi yolculuğunun felaketle sonuçlanmasıyla bir anda değişiyor. Kazanın ardından hayatta kalan tek insan olan Pi, kendini Pasifik Okyanusu’nun ortasında küçücük bir sandalda oldukça sıra dışı yol arkadaşlarıyla buluyor: saldırgan bir sırtlan, yaralı bir zebra, güçlü bir orangutan ve üç yüz kiloluk Bengal kaplanı Richard Parker. Okyanusun ortasında geçen bu zorlu günler, Pi’yi hem fiziksel hem de duygusal olarak sınayan deneyimlerle dolu. Hayatta kalabilmek için yalnızca doğanın acımasızlığıyla değil, aynı zamanda korkularıyla yüzleşmesi, kaplanla arasında hassas bir denge kurması gerekiyor. Zaman ilerledikçe Pi’nin cesareti, zekâsı ve dayanma gücü bambaşka bir boyuta taşınıyor. Masalsı anlatımı, etkileyici görselliği ve derin temalarıyla Pi’nin Yaşamı, hem sürükleyici hem de ilham veren bir hayatta kalma öyküsü olarak öne çıkıyor.